Kleopatra Çok Çirkindi

    Kleopatra Mısırlı değildi. Yunanlıydı. Ailesi üç yüz yıldan beri Mısır'da yaşadığı için bizler onu Mısırlı olarak görürsek de, Mısırlılar için yine de Yunanlıydı.

    Kleopatra aşk hayatıyla ün salmıştır. Ancak bu da temelsizdir. Kleopatra efsaneleri konusunda çok saygı gören bir kitap yazmış olan Lucy Hugher-Hallet'e göre, Kleopatra'nın aşıkları sadece Sezar ve Antonius'du. Bazıları onun yatakta çok esaslı olduğunu ve erkeklerin  onunla bir gece geçirmek için ölüme razı olduklarını iddia etmişlerse de, bunlar dedikodudan başka bir şey değildir.


    Blaise Pascal, Kleopatra'nın burnundan daha kısa olması durumunda dünya tarihinin farklı olacağını söylemiştir. Ama o da yanılıyordu. Kleopatra, Sezar ve Antonius'u güzelliğiyle değil, sevimliliği ve aklıyla avucuna almıştı. Hangi dönemin ölçüleriyle bakılırsa bakılsın, çirkin bir kadındı. Çirkin bir gaga ve etli bir yüzü vardı. Onun yüzü Antonius'un şerefine döktürttüğü Roma sikkelerinde görülebilir. Bir Elizabeth Taylor değildi kesinlikle.

    Kleopatra kurnazdı. Sezar'ı görmek için kendisine armağan olarak gönderilen bir halının içinde önüne gelmiştir.

    Ancak, Kleopatra Sezar'ı  büyülemiş de değildir. Mısır'da kalmasının nedeni, ülkenin zengin olması ve kendisinin paraya ihtiyacı bulunmasıdır. (iç savaşlar çok pahalıya patlamıştı.) Kleopatra'ya herhalde aşık olmuşsa da, neden orada olduğunu asla unutmamıştır. Amacı, kadının servetini ele geçirmekti ve Kleopatra'nın babasının borcu nedeniyle bu servetin zaten kendisinin olduğunu iddia ediyordu. Borçda epey yüklüydü hani; tam 6 bin talentti ki, bu da Mısır'ın bir yıllık gelirinin toplamıydı.

    Sezar'ın Kleopatra'ya karşı romantik bir ilgisi vardı; kadını başkasıyla evlendirecek kadar hem de. Olay burada dahada karışmaktadır. Kadını Kleopatra'nın öz kardeşiyle evlendirmek istiyordu.

    Sezar Kleopatra'yı Mısır Kraliçesi yapmıştır ama bunu aşk yüzünden yapmamış olduğuda herhalde doğrudur. Tarihçiler atayacak başka kimsesi olmadığı sonucuna varmışlardır. Bu görevi vereceği herhangi Romalı hemen kendisine rakip olacaktı. Sezar gibi bir insan için bu hiç de hoş bir alternatif değildi.

    Kleopatra'nın Antonius'la ilişkisi Sezar'la olan ilişkisinden farksızdı. Çok romantik olmuş olabilir. Tarsus'taki ünlü buluşmalarında birbirine ilk görüşte çılgıncasına aşık oldukları söylenir. Önce sevişmişlerdi. Antonius sonra Kleopatra'nın otoritesine karşı bir rekabetten kaygılanmaması için kız kardeşini öldürmeyi kabul etmiştir. Daha sonra karısına dönmüştür. Dediğim gibi, gerçekten çok romantik bir durumdu.

    Shakespeare'in söylediği gibi, Antonius'un Kleopatra'ya gerçek bir aşk duyduğunda kuşku yoktur. Ancak bir arada olabilmeleri fırsatını yaratmak için çok uğraşmak zorunda kalmıştır. Antonius'un karısıda o sırada ölmüş, ancak Antonius Kleopatra'yla değil Octivia'yla evlenmesinin daha iyi olacağını düşünmüştür. Eline ilk geçen fırsatta da Kleopatra'yla babası olduğu ikizleri görmeye koşmuştu. Ama Kleopatra kızgındı. Antonius'un kendisini son ziyaretinden bu yana üç buçuk yıl geçmişti.

    Eleştirmenler Antonius'un kadına çılgınca aşık olduğunu, onunla birlikte olabilmek için mesleğini ve ününü bir tehlikeye atabileceğini söylemişlerdir. Ancak Antonius'un attığı her adımda mesleğini ön planda tuttuğu anlaşılmaktadır. Kleopatra yerine, Octavia'yla evlenmesi bir rastlantı değildir. Rakibinin kız kardeşi Octavia'yla evliliği politik durumunu sağlamlaştırmıştı. Hazinesiyle donanmasına tam da ihtiyacı olduğu anda Kleopatra'ya dönmesi de bir rastlantı değildir.

    Antonius'un çılgıncasına aşık olup olmadığı bilinmiyor ama kadınla birlikte yaşamaya başladığında bundan ününün zarar gördüğü kesindir. Romalılar, bir Romalının bir Yunanlı kraliçeyle zevke dalmasından hoşlanmazlardı ve kadının kötü olduğunu göstermek için hikayeler uydurmaktan geri kalmamışlardı. Bir hikayeye göre, Kleopatra Antonius'un şerefine verilen bir ziyafette sirke dolu bir kadeh içinde çok değerli bir inciyi eritmiştir. Bu hikaye doğruysa, o zaman o günlerin sirkesinin bugünkülere benzemediği söylenebilir. Çünkü inci sirkede erimez.

    Antonius kadın için çıldırıyorsa, kadın onun için daha çok çıldırıyordu. Kadın aşkından ölmeye hazırdı. Bu nedenle, filmin sonunda, Antonius ölünce Kleopatra'da kendini öldürür.

    Romantikler belki duymaktan hoşlanmayacaklardır ama, gerçek şu ki, kadın Roma'da zincire vurulup sokaklarda dolaştırılacağını duyunca kendini öldürmüştür. Antonius'un ölümüne duyduğu keder gerçekse de, bunun kararıyla bir ilgisi yoktu. Şimdi artık onun zincirli, veya zincirsiz Roma'ya götürülmeyeceğini biliyoruz. Ama intihar etmesi için böyle bir hikaye uyurulmuştu.

    Kleopatra'nın bit yılanın sokmasıyla öldüğü hikayesi Plutarhos'tan çıkmıştır. Ancak Plutarhos bunun gerçek olduğunu söylememiştir. Bu, sadece duyduğu hikayelerden biriydi. Kesin olarak bildiğimiz şey, ölü olarak bulunduğunda kolunda iki küçük iz olduğuydu. Yılan konusu, yılanın Mısır Krallığı'nın amblemi olmasından çıkmış olabilir.

    Bu arada Kleopatra'nın müthiş bir kraliçe olduğu söylenmektedir. Etkili, sağduyulu ve yurtsever...

Hocanı Değerlendir

Some say he’s half man half fish, others say he’s more of a seventy/thirty split. Either way he’s a fishy bastard.