Ulu Cami'nin Açılışı

00:00 , 0 Comments

    1936'da Emir Sultan'ın işareti yapımına başlanan Ulu Cami 1400 yılında tamamlanmış bulunuyordu. Yirmi kubbe ve iki minaresiyle Osmanlı mimarisinin en zarif eserlerinden biri ortaya çıkmıştı. 3180 metrekarelik iç alanı ile bütün Türk camileri arasında en büyük ölçüye ulaşmıştı.

    Camiye muhteşem bir tak kapı ile iki yan kapıdan giriliyordu. Minberi ceviz ağacından oyma ve geçmeli muhteşem bir numuneydi. Duvarları, İslam harflerinin en güzel örnekleriyle bezenmiş levhalar ile baştan başa süslenmişti. Her üç cepheden açılan kapılar ortada şadırvana ulaşıyordu.

    On altı köşeli havuz, üç çanaklı fıskiyeden sekiz kol halinde dökülen sularla dolarak on altı musluğa taksim olunuyordu. Havuzun etrafındaki mahfil sofaları, namaz vaktini beklerken Kur'an okumanın en tatlı hazzını
yaşatıyordu. Yeşil Bursa'nın her yanından görülebilen ve onun zümrüt göğüsünü bir elmas gibi süsleyen Ulu
Cami'nin açılış günü, Bursalılar akın akın camiye koşmuşlardı.

    Yıldırım Beyazıt Han, damadı büyük alim ve veli Seyyid Emir Sultan, Molla Fenari ve ulemadan pek çok kimse camide yerlerini almışlardı. Padişah camide ilk Cuma hutbesini okuma görevini Emir Sultan'a verdi.

    Emir Sultan ise ayağa kalkarak: Hünkarım! Zamanın büyük alimi aramızda iken, bizim hutbe okumamız uygun olmaz. Bu cami-i şerifin açılışında cuma hutbesini okumaya layık zat şu kimsedir, diyerek kenarda oturan garip bir kişiyi gösterdi.

    Şimdi bütün gözler, o zamana kadar pişirdiği lezzetli ekmekleri sebebiyle, Somuncu Baba olarak tanınan, zata çevrilmişti. Somuncu Baba, Padişah'ın emri üzerine minbere doğru yürüdü.

    Emir Sultan'ın yanına gelince: Ey emirim neden böyle yapıp beni ele verdiniz, dedi. O' da: Senden ileride bir kimseyi göremediğim için öyle yaptım, cevabını verdi. Cemaat hayret içerisinde Emir Sultan'la Somuncu Baba'nın konuşmasını dinliyordu. Somuncu Baba'nın vereceği hutbeyi merakla bekliyordu.

    Minbere çıkan Somuncu Baba: Bazı alimlerin Fatiha-ı şerifenin tefsirinde, anlayamadığı bölümler vardır. Onun için Fatiha suresinin tefsirini yapalım, buyurarak bu surenin yirmi tane ana ilim üzerine yedi farklı tefsirini yaptı. Nice hikmetli sözler söyledi.

    Somuncu Baba'nın ilmi ve büyüklüğü karşısında herkes hayretten büyülenmiş gibiydi. Namazdan sonra cemaat kapılardan ayrılmıyor ve elini öpmek üzere bekliyordu. Herkes Somuncu Baba'nın kendi bulunduğu kapıdan geçmesi için dua ediyordu.

    Ve bir halk rivayeti olarak o gün bütün kapılarda duranların Somuncu Baba'nın elini öptüğü haberi
günümüze kadar geldi.. Ancak bu olaydan sonra, Somuncu Baba olarak bilinen Şeyh Hamid-i Aksarayî, sırrımız ortaya çıktı, diyerek Bursa'yı terketti.

    Hac vazifesini yerine getirdikten sonra Aksaray'a yerleşen bu büyük veli, yıllarca talebeler yetiştirdi. 1413 yılında vefat eden Hamid-i Aksarayî'nin kabrinin Aksaray veya Darende'de olduğu hakkında rivayetler mevcuttur.

Hocanı Değerlendir

Some say he’s half man half fish, others say he’s more of a seventy/thirty split. Either way he’s a fishy bastard.