Nene Hatun
Tarihimiz hem cephede erkeğiyle savaşan hem de cephe gerisinde erkeğini destekleyen, kahramanlıklarıyla ün salmış kadınlarla doludur. Hele Milli Mücadele yıllarında Türk kadını, dünyada esi ve benzeri görülmeyen bir destan yaratmıştır.Kadın kahramanlarımızın bir kısmı özellikle Anadolu kadını, kağnısı ile silah, kısrağı ile erzak , sırtı ile mermi taşır, bir kısmı eline silah alır erkeği ile omuz omuza savaşırken bir kısmı da cemiyetler kurarak, mitingler düzenleyerek seslerini duyurmuşlardır.
Düşmanla gırtlak gırtlağa savaşanlardan birisi de Aziziye kahramanı Nene Hatun'dur. 1877 yılıydı. Osmanlı-Rus savası bütün şiddetiyle sürüyordu. Kasım ayının yedisini sekizine bağlayan gece buz gibi soğuk
vardı. Fakat Erzurum.halkı üşümüyordu. Kulaklarına top sesleri geldikçe yürekleri tutuşuyor, vatan askı onları
yakıyordu.
Gece yansından sonra bütün minarelerden yükselen aynı ses sanki kanlarını dondurdu, yüreklerini soğuttu. Ses söyle bağırıyordu. "Erzurumlular, gayret vaktidir. Moskof Aziziye Tabyasına girdi. Bu gece Ermeniler bir karakolumuzu basarak kardeşlerimizi boğazladılar.
Allah'ını ve vatanını seven silahını alıp Aziziye'nin imdadına koşsun.Erzurum'un kenar bir mahallesinde genç bir gelin vardı. Sesi duyunca sanki donmuş, kala kalmıştı. Kocası Moskofla savaşmak için cephede idi. Yaralı olarak cepheden dönen ağabeyi bir gün önce kollarında şehit olmuştu. Ruslara karsı derin bir kin duyuyor ve içini yiyordu.
Üç aylık bebeğini emzirip beşiğine yatırdı. Yaşlı gözlerle mutfağa koştu. Et doğradığı keskin satırı kaptığı gibi karanlığa daldı. Ellerinde balta ve tırpanlarla Aziziye'yi savunmaya kosan kadınlı erkekli kalabalığa katıldı.
Erzurum halkı nihayet Aziziye'ye vardı ve düşmanla gırtlak gırtlağa geldi. Kimisinin elinde orak, kimisinin elinde tırpan, kimisinin elinde satır ve bıçak vardı. Bazısında ise yumruklarından başka bir şey yoktu. Gırtlak gırtlağa boğuşuyor, ölmekten asla korkmuyorlardı. Nenenin elindeki satır durmadan işliyordu. Nene önüne çıkan Moskof'u deviriyordu. Aziziye'de iki binden fazla düşman yok edilmişti.
Fakat genç gelin Nene de yaralanmıştı. Yaralarına aldırmıyor, güç ayakta durduğu halde satırını işletiyordu. Ancak büsbütün takatten düşünce yere devrildi. Yine de boş durmuyordu.
Bütün ömrü boyunca Aziziye'de düşmanın yaptığı kahpeliği anlattı. 22 Mayıs 1955 günü 98 yasında iken hayata gözlerini kapadı. Ve Aziziye şehitliğine gömüldü.