Zehirli Şarap
Ak koyunlu hükümdarı Uzun Hasan Bey; ilim ve irfana büyük değer veren, bir devlet adamı idi.Kendini Timur yerine koyarak Karaman oğullarının hamisi kesilen ve böylece Fatih'e kafa tutan ve hatta İstanbul fatihine Mehmet Bey diye hitabeden Uzun Hasan; Otluk beli savasında dersini almış, savaş meydanından kaçmıştı. Ak koyunlular bu olaydan sonra bellerini bir türlü doğrultamamış.
Uzun Hasan'ın ölümü üzerine iki oğlundan biri olan Yakup hükümdar olmuştu. Ancak Yakup'un annesi Begüm Hatun, diğer oğlu Yusuf'u hükümdar yapmak istediğinden, Yakup'u zehirlemeye karar verdi. Hazırladığı zehirli şarap şişesini, Yakup'un görebileceği yere koydu.
Yakup ile Yusuf beraberce avdan dönüyorlardı. İkisi de susuz ve yorgundu. Buzlu şarap bardağını görünce önce Yakup içti, daha sonra da Yusuf içmeye başladı. Tam bu sırada içeri giren Begüm Hatun, manzarayı görünce deli gibi oğlunun üzerine atılıp, geri kalanını da kendisi içerek hayatına son verdiği gibi, iki oğlunun da ölümüne sebep oldu. Başkalarına kuyu kazanlar, gün gelir bu kuyuya kendileri de düşerler. Olan sadece kendilerine değil, bütün insanlığa, millete ve devlete olur.
Pelerini Cem'in sırtına yakın arkadaşı, can dostu Frenk Süleyman takarken: "Üşümüşsünüz sultanım, şövalyeler hastalanmanızdan endişe ederler, kamaranıza giriniz." Cem'i gözleri hâlâ kıyılardaydı, hasretin en koyusunu kıyılara saçıyordu: "Neden hastalanmamızdan korkarlar Süleyman, hasta halimizle islerine yaramaz mıyız?" "Sultanım, kendinizi üzmeyiniz, sadece kısa bir müddet vatandan ayrı kalacaksınız."
Göz yaşları yağmur damlalarıyla birleşmiş çenesinden süzülürken, acı acı güldü: "Taht uğruna baht imtihanına çıktık. Süleyman, bir gün tarih bizden vatan kaçkını diye söz ederse şaşmamak lazım. Vatanı kurtarmak için yola çıktık, kendimizi kurtarmaktan dahi aciz olduk. Bir günah denizinde boğulur gibiyiz. Yıkılan dünyamızın enkazı altında, hayallerimiz can çekişiyor.
İdeallerimin tabutunu sürüklüyorum. Eğer Müslümanlara benim yüzümden bir zarar gelecekse şuracıkta ölmeye hazırım." Gemi hızla kıyıdan uzaklaştı. Sahil aksamın alaca karanlığı altında gözden silindi. Bu Cem'in vatanını son görüşüydü. Uzaktan öptü. Son öpmesiydi. "ELVEDA VATANIM"