bir göz bir yürek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bir Göz Bir Yürek

    Selçukluların Uçbeyi Ertuğrul Gazi ölmüş, yerine oğlu Osman Bey geçmişti. Önce çevresindeki kaleleri birer, ikişer ele geçirdi ve İstanbul'a doğru yayılmaya basladı. Bursa'nın fethini göremedi, ama yerine geçen oğlu Orhan Gazi, babasını hiç aratmadı; Bursayı aldıktan başka, bir yandan da İzmit'e uzandı.

    İzmit, zamanın çetin kalelerinden biriydi. Anadolu yakasında İstanbul'un anahtarı demek olan Hereke kalesi üzerine yürümeden, Şeyh Edebali ve baba dostu Akçakoca'ya danıştıktan sonrada kale üstüne asker göndermeye karar verdi. Hereke Kale'sini Osmanlı akıncıları bir iki defa zorlamışlar, fakat bir türlü ele geçirememişlerdi.

    Orhan Gazi, yiğitbaşılardan Ali Ağayı çağırttı: "Bak, Ali Ağa, Hereke çetin bir kaledir; tekfuru da yaman bir silahşor. Ve illa bu kale bize gerekir. Bunu senden isterim."  Edebalinin husu içinde cenk duasını okumasından sonra 100 yiğitle Ali Ağa yola koyuldu. Kalanlar, gidenlerin ardından zafer ve şehadete imreniyorlardı.

    Ali Ağa kaleye varır varmaz, kalenin sağlamlığına, düşmanın çokluğuna, kendi kuvvetinin azlığına bakmaksızın: "Dinini, devletini seven arkamdan gelsin" diyerek yalın kılıç kaleye hücum etti. Öyle bir cenk başlamıştı ki, insan sesinden, kale sarsılıyordu. Bir yandan da kaleden seller gibi yeni kuvvetler oklar yağıyordu. İste tam bu sıra, en önde giden Ali Ağa'nın sol gözüne bir ok saplanmaz mı? Gazi, sol eliyle oku çıkarırken yüzünden sel gibi kan boşandı.

    Kumandanının uğradığı felaketten dolayı, Karaca Rahman'in telaşlandığını gören Ali Ağa: "N'oldun, yiğit Karacam, dedi... Bir basa, bir göz yeter, iki gözü olup da arkasına bakmaktan ise, bir gözle bir yüreği olup, ileriye bakmak hayırlıdır." Ali Ağa bunları dedikten sonra, yarasına bakmadan simsek gibi basının üstünde çevirdiği kılıcı ile zırhlı şövalyelerin arasına daldı.

    Kalenin düştüğünü gören şövalyeler de selameti kaçmakta buldular. Böylece yüz atlı Kürşad misali Hereke kalesini ele geçirdi. İste Söğüt kasabasının uç beyliğinden, koskoca Osmanlı cihan devletini çıkaran sır. Gözden maksat kendini gören gözdür. Dünyayı görüp de kendini görmeyen, boncuk boncuk akıp da cehennem ateşini söndürmeyen göz, göz değildir. Her atışında "Çaresizler çaresizliğin "askıyla kavrulup yanmayan yürek de yürek değildir...