Çocuğunda İman Olan Ordu Mağlub Olmaz

06:00 0 Comments

İslamla yatıp, islamla kalkan, ilâh-ı Kelimetullah askı ile yola çıkarak kıt'aları birbirine lehimleyen Osmanlı Türklerinde, islamı yaymak yolunda şehit olma inancı 7'den 70'e herkeste bir mefkure haline gelmişti. Bu yüzden çıkılan harplerde sık sık ordu saflarında ayıklama yapılır küçükler, kötürümler, hastalar zorla geri çevrilmek mecburiyetinde kalınırdı.

    1638'de Sultan IV. Murad Bağdat seferine karar verdiği sırada, böyle bir ayıklama yapmaya mecbur olmuş: "- Orduyu Hümayunda, bıyığında tarak duracak kadar yetişmiş yiğitlerden başkasının istemiyorum. Çocuklar ve yaslılar içimize katılmasın" diye ferman mecburiyetinde bile kalmıştı.

    Buna rağmen henüz bıyığı terlememiş bir genç sadrazama şiddetle ısrar ederek, Bağdat seferi ordusuna katılmasına müsaade etmesini istirham etti. Çocuğun ısrarına dayanamayan Sadrazam, Padişah 'in gözüne çarpması korkusuyla mekkârelerden birinin sırtına sardığı bir sandığın içine bu delikanlıyı saklayarak, cihad ordusuna katılmasını teklif etti.

    Osmanlı ordusu yola çıktı. Biraz sonra ordu, bağlık yerden geçmişti. Sultan Murad, bütün mekkârelerin aranmasını, askerlerin geçtikleri bağ-bahçeden haram bir şeyler koparıp kopartmadıklarının tesbitini istedi. Çünkü kursağında haram lokma olan asker savaşamaz, savaşsa bile muzaffer olamazdı.

    Arama sonunda, hiçbir askerin haram olan tek bir meyve de olsa almadığı anlaşıldı ama, sandığın içinden çıkan gencin ne olduğu pek anlaşılamadı. En sonunda isin farkına varan Dördüncü Murad, huzuruna getirttiği delikanlıya: "Geldiğin yere dön" ıhtan, gencin korktuğu en büyük ceza idi. Nitekim:

    "Padişahım, sandığınız kadar çocuk değilim, bıyıklarım da tarak durur" diye karşılık veren delikanlı, cebinden çıkarttığı tarağı, üst dudağının üzerindeki belli belirsiz san tüylerin üzerine öyle bastırdı ki bir anda dişleri dudak etine gömülen tarak, saplanıp kaldı, Sultan Murad gözlerine inanamadı.

    Delikanlının dudaklarından kıpkırmızı kanlar akıyordu. Bu hareketi ile genç delikanlı, askervari bir esas duruşla, bıyığında tarak duracak kadar yetişkin olduğunu, cihad ordusundan geri çevrilmemesini ispat ediyordu. Gencin dudaklarından aşağı süzülen kanlarına hayretle bakan Padişah, sakallarından aşağı göz yaşları yuvarlanırken:

    "Osmanımı sakladığınız sandığı kırınız. Kendisini öncü kuvvetlerinin serdarı tayin ettim. Orduyu Hümâyûnumun ; en önünde yürüsün; fethin müyesser olacağına şimdi inandım. Çocuğunda böyle bir iman olan bir ordunun mağlup olmasına imkan yoktur."

    Osman, küçük vücudu, fakat dağ gibi imanı ile Bağdat kalesine ilk tırmanan ve sancağı kalenin burcuna tek basına dikip dalgalandıran birinci kahraman oldu. Bundan sonra adı. "Genç Osman" olarak tarihin altın sayfalarına yazıldı.

Hocanı Değerlendir

Some say he’s half man half fish, others say he’s more of a seventy/thirty split. Either way he’s a fishy bastard.