Batıda ki Cinsel Ahlaksızlık
Batı uygarlığının yaşaması için "cinsel ahlak"ın önemliliğinden o kadar çok söz edilir ki, insan neredeyse Batı insanlarının bir zamanlar "cinsel ahlak" olduğuna inanacak olur. Ama bunun fazla bir kanıtı yoktur. Tarihçiler nereye bakmışlarsa hep şehvetle karşılaşmışlardır. Batı Avrupa'yı ele alalım. Tarihçiler son beş yüz yılda Batı Avrupa insanının "ahlaklı" davrandıkları sadece iki kısa dönem bulmuşlardır. Bu da Püritenliğin ve Viktoryacılığın en dorukta oldukları dönemdir. İnsanların hepsi de o dönemde ahlaki bir sıkı adımla yürümemişlerdir. Böyle olmuş olsaydı Püritenler ve Viktoryacılar sık sık şehvet düşkünlüğü kınamazlardı.Elizabeth dönemindekilerin söylediği kadar sık seks yapıp yapmadıklarını bilmiyorum. O zamanlar seks araştırmaları yapılmazdı. Ama seks hakkında çok konuşurlar (veya en azından yazarlardı).
Seks konusunda başlarıda sık sık derde girerdi. İngiltere'nin Essex ilçesinde Elizabeth dönemi klise kayıtlarına göre, 1558 ile 1603 arasında her yetişkin dört kilise üyesinden biri cinsel bir suçla suçlanmıştır. Tarihçi Lawrence Stone suçlananların yarısının suçlu olduklarını tahmin etmektedir.
1500'lü yıllarda İngiltere, Galler ve İrlanda'da rastgele cinsel ilişki o kadar yaygındı ki, tarihçilere göre, insanlar bundan utanmazlardı bile,. Profesör Christopher Hill "gayri meşruluğun sosyal bir leke olmadığını" yazmaktadır.
Gerçekte o zamanın insanları başka zamanlara kıyasla daha az ahlaklı değillerdi. Ama 1500'lü yıllarda geç evlenmekte adet olmuştu. Bu da insanları gereğinden uzun süreler bekar bırakıyordu.
Ben Elizabeth'in zamanı için yanlış kraliçe olduğunu düşünürüm. Bakire kraliçenin Elizabeth dönemi insanlarına düşmesi bana hep garip gelmiştir. Milletin onun babası devrinde çok daha mutlu olacaklarından kuşkum yoktur. VIII. Henry onları iyi anlayacaktı.
İngiltere'de evlilik kurumunun garip bir gerçeği de, ardında insanların sandığı kadar bir geleneğin olmamasıdır. İngilizler kilisede evlenmeye ancak XII. yy'da başlamışlardır. Yasal zorunluluksa XVIII. yy'a kadar yoktu.
Gerçek şu ki, İngiltere tarihinin büyük bir bölümünde bir çiftin resmen evli olup olmadığı kimsenin fazla umurunda değildi. Daha doğrusu alt tabakalarda böyle olduğunu söylemeliyim. Alt sınıflar mülkiyet sahibi olmadıklarından çiftleşmelerini hukukun ince ayrıntılarıyla kutsamalarına gerek yoktu. Bunu zenginler yapardı. Onlar için evlilik bir mülkiyet değiş tokuşuydu.
Elizabeth döneminde kilisede evlenenlerin sayısı ne kadardı? Bir kitapta okuduğum rakam sizi şaşırtacaktır: sadece yüzde elli.
Kilise evliliklerinin en büyük sorunu, çiftin bir süre sonra yanıldıklarını anladıklarında evliliği bozmalarının çok güç olmasıydı. Ayrıca, klise düğünleri de çok pahalıya mal olmaktaydı.
Kilise düğününün tek alternatifi "özel düğündü" Neden bu adı verdiklerini bilmiyorum. Genelde meyhanede yapıldığı için özelden başka herşeydi çünkü. Özel düğünler özellikle Güney Galler'de kömür madencileri arasında yaygındı. Kömür madencileri çok gezerlerdi ve işe gittiklerinde karılarını geride bırakırlardı. Ve kimse de bunu garipsemezdi.
Bir madencinin karısını terk ettiğinde karısının bir güzellik salonuna gidip kendisine çekidüzen verdiği ve sonra yine elde edilebilir olduğunu açıkladığı söylenir. Ve çok geçmeden bir başka erkek kendisini alırdı. Kimse kadının bekaretinin bozulmuş olduğundan kaygılanmazdı. Bir Galli şöyle yazıyor: "Terk edilmiş bir kadın, madenciler arasında el değmemiş bir bakireden farksızdı"
Tarihçiler pek çok çiftin özel olarak evlendiklerini görünce çok sıkıldılar. İngiliz ahlaklığı konusunda bütün o eski genellemeleri bir yana atmaları gerekecekti. Genellemeler herhangi bir temsil özelliği olmayan kilise evlenme kayıtlarına dayanılarak yapılmaktaydı.