Arthur
Önce kötü haberleri verelim: Kral Arthur'un dişleri çürüktü. Bu nedenle onun gülümseyen bir resmini göremezsiniz. Aslında düşünürseniz eski günlerde kimsenin gülümseyen bir resmini göremezsiniz ya. Bunun nedeni hepsinin çürük dişli olmalarıdır. Ayrıca, pis kokarlardı ve tırnaklarını yerlerdi. Normal tarih kitaplarında böyle şeyleri anlatmazlar; bunun nedeni de, tarihçilerin tarihin insanlar hakkında hiç hoşa gitmeyen gerçeğini göz ardı etmek üzere eğitilmiş olmalarıdır.Aslında Kral Arthur'un dişlerinin çürük olup olmadığını bende bilmiyorum. Daha doğrusu, onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Ne zaman doğduğunu, nerede yaşadığını, kiminle evli olduğunu, ne zaman ölüp nerede gömüldüğünü de bilmiyorum.
Bunları bilen de yoktur. Kendisi hakkında bir tek gerçek bile bilinmemektedir. Bunun nedeni de Arthur'un asla yaşamamış olmasıdır.
Güneydoğu İngiltere'de South Cadbury Şatasu'nu hiç ziyaret ettiniz mi? Kral Arthur'un orada yaşadığını söylerler. Ancak bu hikayeyi turist çekmek için uydurmuşlardır.
Ya İngiltere'nin güneybatısında Somerset yakınlarında Glastonbury Manastırı'nı ziyaret ettniz mi? Arthur'un orada gömülü olduğunu söylerler. Ancak, bu da uydurmadır.
Bu iddia çok eskilere dayanır. XII yy'daki keşişler toprağın beş metre altında içi oyulmuş bir kütüğün içinde Arthur'un kalıntılarını bulduklarını söylemişlerdi. Ama keşişler yalan söylüyorlardı. Buldukları kalıntının kime ait olduğunu bilmiyorlardı. Hatta bu kalıntıyı kütüğün içine kendileri koymuş bile olabilirlerdi. Peki bu yalanı neden söylemiş olabilirler? Anlaşıldığı kadarıyla bu bir reklam amacı taşımaktaydı. Manastırları yanmıştı ve yardım elde etmek için dikkati kendilerine çekmek zorundaydılar.
En azından insanlar öyle demektedirler. Bazıları ise bu yutturmacayı Kral I. Edward'a yüklemektedirler. Edward Arthur'un mezarının bulunduğunun bilinmesini neden istemiştir? Çünkü herkesin Arthur'un öldüğünü bilmesini istediği için. Edward herhalde günün birinde birinin çıkıp Kral Arthur olduğunu iddia edeceğinden korkuyordu. (Kral Arthur'un ölümsüz olduğuna inanılırdı.) Ayrıca Arthur ortaya çıktığı takdirde millet başında Edward'ı değil onu görmek isteyecekti.
Arthur hakkında hiçbir şey bilmiyorsak yaşadığı konusunda bir kanıt yoksa neden bu kadar insan onun bir zamanlar yaşamış olduğuna inanmaktadır? Çünkü V. yy'da Sakson, Angıl ve Jutların istilasına göre Britanya'nın savunmasının başında biri vardı ve bu kişinin adı Arthur olabilirdi ve geleneklere göre yüz yıllar boyunca ağızdan ağıza yayılarak ünü günümüze kadar gelmiş olabilir. Ama bu konuda hiç bir kanıt yoktur.
Arthur çılgınlığını kim başlatmıştır? Bu Nennius adında VIII. yy'da yaşamış bir Galli'nin marifeti olarak görülmektedir. Böylece en büyük İngiliz kahramanının hikayesi bir Galli'nin icadıdır.
Nennius yalancı değildi. Sadece güzel hikayeler anlatmaktan hoşlanırdı. En sevdiği hikayerlerden biri de, Kral Arthur'un bir gün içinde tek başına 960 düşman Sakson askerini vahşice öldürmesiydi. Hikaye o kadar güzeldi ki, İngilizlerin hemen hemen hepsi buna neredeyse tümden inanmışlardı. Bildiğimiz kadarıyla hiçbir İngiliz çıkıp da, "hey dur bakalım. 960 mı?" Bu kadarı da biraz fazla olmuyor mu? dememiştir.
Ancak Arthur'u bir halk kahramanı yapan Nennius değildir. Bunu yapan XII. yy'da yaşayan Manmouth'lu Geoffrey'dir.
Bizim Arthur'u tehlikede olan güzel kadınlarla çevrili parlak zırhlı bir şövalye olarak hayal etmemizin nedeni Geoffrey'in XII. yy'da yaşamış olmasıdır. XII. yy'da bir şişe süt almak için köşe bakkalına giderken bile bir dilberi tehlikeden kurtarmış olan bir şövalyeye rastlardınız.
Bu tarih neden bu kadar önemlidir? Çünkü Arthur'un XII. yy'da değil V. yy'da yaşamış olması gerekir. Bu duruma göre beşinci yüzyılda şövalye yoktu. Şövalyeler Avrupa'da VIII. yy'da İngiltere'deyse ondan yüz yıllar sonra ortaya çıkmışlardır. Şövalye yoksa şövalyelik de yoktu ve şövalyelik olmayınca Arthur'un kurtaracağı güzel kadınlar da olmazdı. Keltler zamanında bir yuvarlak masa bulunduğunun izlerine rastlanmıştır, ama bunun çevresinde şövalyelerin oturamayacakları da kesindir.
V. yy'da insanlar şatolarda da yaşamazdı. İngiltere'de ilk taştan şatolar altı yüz yıl sonraki Norman Fethi'nden sonra görülmüştür. Böylece, Arthur yaşamış olsa bile, tatştan bir şatoda oturmuş olamaz.
Ayrıca, bizim tanıdığımız Arthur, Ortaçağ İngilteresi'nde bilinen Arthur değildir. O günden bugüne Kral Arthur'un hikayesi epey temizlik geçirmiştir. Örneğin Ortaçağ'da anlatılanlarda Arthur üvey kız kardeşiyle zina işler ve bir çocuğu olur.
Hikaye Victoria Dönemi'nde değişmiştir. Viktoryacılar seksi tümüyle dışarda bırakmışlardır. Bunun iki zararlı etkisi olmuştur. Bir, Kral Arthur'u biraz sıkıcı yapmıştır. İki, hikayeyi bozmuştur. Ortaçağ hikayesinde Arthur'un annesiyle babası bir şölende tanışırlar. Birbirlerine ilk görüşte aşık olurlar. Hemen cinsel ilişkiye girerler. Kadın sonra kocasına döner. Viktoryacılar işte hikayenin burasını atlamışlardır.
Arthur - Arthur - Arthur - Arthur - Arthur - Arthur - Arthur - Arthur - Arthur
0 yorum:
Yorum Yapınız